19 Mart 2011 Cumartesi

Mysterious Skin

Kaç farklı rengi vardır çocukluğun? Kaç farklı gökküşağı vardır yerde? Yutkunurken kaç yaş hissedersiniz boğazınızda?

Küçükken görülen gelecek; yaşamın dumanını emmemiş,  berrak bulutlar gibi . Kocaman bir sonsuzluk vardır önünüzde. Baktığınızda göğe, bir daha dokunmaksızın yere, uçarsınız hayallere. Yaşam, bu hayallerle ilerler işte. Gökkuşağının tepesinden güzeldir her şey. Uzaktır tüm dünya, dert tasa. Tüm canlılığıyla yedi renk yaşarsınız. Bulutlar gülümser beyaz dişleriyle, ağlamazlar.

Fakat dağılmışsa kuşak, yerdeyse yedi renk, güneş ardından görünmüyorsa ağlayan gri bulutların, boğazınız bir yetişkin tadıyla yanıyorsa ve çocuksanız; kararmış hayaller dev bir çekiç gibi çiviler sizi dünyaya. Bırakın uçmayı, kıpırdayamazsınız bile.


Elinize verilen dev bir hayatın, incecik ipekten bir iple alıverilmesi. Tıpkı, yağdan kıl çekmek gibi. değil mi? Üzerine içmek için su koyduğunuz bardağın dibindeki o minik çöp vardır ya, tüm suyun boşa gitmesine sebep olur. İçersiniz de, içiniz kaldırmaz. O kadar önce gelmiştir ki bu çöp, ve bir bardaktan da başka suyunuz yoktur ya hani...İşte, öyle bir şey.

Özgür bir ülkede, özgür bir ailedeyseniz; çöpü de kabullenebilirsiniz, suyu da. Tepenizde kocaman bir göz varsa ama, nefes bile alamıyorsanız istediğinizde; o çöp hazmedilmeyi bırakın, midenize bile inemez. Belki kursağınızda, boğar sizi; belki de dudağınızda, kocaman bir leke olur gizlenmek istenen. Kusursuz bir ciltte, kara bir leke.

Şanslısın Neil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder