19 Nisan 2011 Salı

Alex Roman - The Third and the Seventh



Eski her zaman iyidir diye düşünürdüm. Bir kağıt parçası bile, eskiden, kaybedilmemeli. Fotoğraf için, hep analog kalmalı makineler. Banyosu bile heyecanlı olmalı, titretmeli dizlerini. Film kayıt makinesiyse hep ses çıkarmalı, takır takır. Dakik, ritmik. Bekleyen filmler, toz kokmalı raflarda. Her istendiğinde değil, biraraya gelindiğinde izlenebilmeli en özel anlar. Dünya nefes almalı, dev binalar kanat çırpmalı, su damlaları asılı kalmalı havada. Yel değirmeni, hep dönmeli esen rüzgarda. Ve uyuyabilmeli insan başını koyduğunda, o yumuşacık taşa.

Bazı yalanlar, daha gerçektir yaşamdan.

Gehard Demetz 'in Hüzün Kutlaması

I hear the spirits while I whisper
"Düşünen Adam" dışında heykel, Auguste Rodin dışında heykeltraş bilmememden dolayı; herhangi bir heykeli yorumlamada ne kadar başarısız olduğumu farkettim. Gehard Demetz'ten sonra anladım ki, bu eksikliği kesinlikle doldurmam gerek. Yeryüzünde hem tene hem göze hitap eden bir sanat var, ve bundan uzaktayım.

Gehard Demetz, 2005 yılından bu yana inanılmaz eserlere imza atmış bir tahta oyucu. Hiç gülmeyen birsürü çocuğu var tahtalarda. Ayrıca, bilerek fazladan oyulmuş boşlukların her biri manalı yerlerde. Karınları boşaltılmış, kafaları delinmiş, kalpleri atamayan tahta çocuklar onlar. Demetz'ten çok, dünyanın eseri.

"Ne zaman gülücem Gepetto?"

http://www.geharddemetz.com/