5 Aralık 2010 Pazar

The Curious Case of Benjamin Button

.: IMDb :.

Fight Club, se7en 'ın ardından en sevdiğim üçüncü David Fincher filmidir kendileri. Mekan seçimi, Benjamin karakteri için yapılan makyaj, senaryo,, hepsi harika.

Mr.Gateau, doğuştan kör biridir. Buna rağmen harika saat yapmanın peşinden koşmaktadır. Eserini tamamlayıp, halk önüne çıkardığında "iyi de bu saat terse çalışıyor" diyenlere şöyle bir cevap verir: "Onu bilerek böyle yaptım. Bu sayede, belki savaşta kaybettiğimiz çocuklar kalkıp eve dönebilirler"

Benjamin ise, birinci dünya savaşının bittiği gün doğar. Benjaminin yaşamı, herkesin aksine yaşlılıktan gençliğe doğru akmaktadır.

Filmde bol miktarda ölüm var. Genel olarak kanlı, canlı ölümlerden değil de ecel ile ölüm bunlar. Hani insanların yaşlanmasıyla olan. İçerik hakkında pek bir şey söylemek istemiyorum ama;
- Film genelde ana olay etrafında dönüyor. Olaylar gerçek zamanda geçiyor, fakat bu olayların detayları verilmemiş. Saldırdıkları denizaltı hangi ülkeye aitti onu bile anlayamadım.
-1920'li yıllarda zencilerin o kadar rahat davranabilmeleri ilginç.
-Filmin sonundaki kasırga 2005 yılında New Orleans'ı vuran "Hurricane Katrina".
-Benjamin karakterinde 1932-34 arasını : Peter Donald Badalamenti, 1935-1937 arasını Tom Everett oynuyor.

########### Birkaç sahne ########
-Sinek kuşu 2 yerde görülmesi:Kaptan Mike ve Daisy'nin ölümünün ardından.
-Kaptanın : "Ben de sanatçı oldum" demesinin ardından Benjamin'in "Ama sen römorkörsün demesi".
-Elizabeth Abbott'un 68 yaşında Manş Denizini yüzerek geçmesi.
-Daisy'e arabanın çarpmasına kadar geçen olaylar.
-Mr.Gateau'nun saatinin filmin sonunda sular altında kalması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder